Sihir ve Büyüden uzak durmak:
- Efe Kaan Çakır
- 20 Ağu 2020
- 2 dakikada okunur
İslam dini, büyük günahlar arasında saydığı sihri şiddetle yasaklamış, Kur’an-ı Kerim’de sihir yapanların ahiretten nasibi olmadığı ve bunu yapanların şerrinden Allah’a sığınılması gerektiği vurgulanmıştır (Bakara, 2/102; Felâk, 113/4). Hz. Peygamber (s.a.s.) de sihir yapmayı yedi büyük günah arasında saymıştır (Buhârî, Vesâyâ, 23; Müslim, İman, 145).
Cahiliye devrinde sihir/büyü çok yaygındı. Cincilik, kâhinlik, yıldızlardan hüküm çıkarmak, fal oklarına başvurmak, iplere düğüm atıp üflemek gibi işlemler yapılırdı. Müşrikler bu durumun da etkisiyle işi, Kur’an’ın bir sihir eseri olduğunu ileri sürmeye kadar vardırmışlardı (Sâd, 38/4; Zârîyât, 51/52). Büyücülerin her şeyi bildiği, başaramayacakları şeylerin bulunmadığı şeklindeki inançlar İslam’a aykırıdır. Bu yüzden bazı müslüman bilginler, gerçekliği bulunmayan bir aldatmaca ve safsata olduğu gerekçesi ile büyünün gerçekliğini reddetmişlerdir (Bkz. Cassâs, Ahkâmü’l-Kur‘ân, I, 51; Nevevî, Ravda, IX, 129, 346).
Sihire ve büyüye karşı en etkili çözüm, Allah’a sığınmak ve O’na güvenmektir. Hz. Peygamber (s.a.s.), her şeyin şerrinden Allah’a sığınarak sürekli Felâk ve Nâs sûreleri ile Âyete’l-kürsî’yi okumuştur (Buhârî, Vekâle, 10; Fezâilü’l-Kur’an, 10; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an, 3). Ayrıca o, torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’i (r.a.) nazar, büyü ve benzeri olumsuzluklardan korumak için şu duayı okumuştur: “Her türlü şeytan ve zehirli haşarattan ve bütün kem gözlerden Allah’ın eksiksiz kelimelerine sığınırım.” (Buhârî, Ehâdîsu’l-enbiyâ, 10; bkz: İbn Mâce, Tıb, 36) Bunun yanında sihre maruz kaldığını düşünen bir kimsenin, şifayı Allah’tan umarak güvendiği insanlara müracaatla kendisine Kur’an okutması ve dua ettirmesinde bir sakınca yoktur.
BÜYÜCÜLERE İLGİ GÖSTERMEYİN
Kuranıkerim’den örneklerin verildiği hutbede, Hazreti Muhammet’in sihri en büyük günahlardan saydığı, “Sihri ve sihirle meşgul olanları ve büyücülere başvuranları yeren pek çok Hadis-i şerif bulunduğu”, hadislerde büyücülere ve medyumlara başvuran kişilerin, Allah’ın yardımından mahrum kalarak başvurdukları yöntemlerle baş başa bırakılacakları anlatıldı.
İslam bilginlerinin de sihir, büyü, kehanet gibi uğraşları şiddetle reddettiği ifade edilen hutbede, “İslam’a göre, her işin meşru fiziki ve maddi sebeplerine sarılmak gerekmektedir. Dolayısıyla sihir, kehanet, medyumluk ve benzeri uğraşlara itibar edilmez. Müslümanlar’ın bunlardan uzak durması ve bunlarla meşgul olanlara ilgi göstermemesi gerekir” denildi.
“İNANÇLI MÜSLÜMAN SİHİRDEN UZAK DURMALI”
Sihirde; yalan, aldatma, kandırma, göz boyama, saf zihinleri bozma, Allah’tan başkasına bağlanma ve geleceği bilebileceğini sanma gibi İslam’ın temel ilkeleriyle bağdaşmayan birçok olumsuzluk bulunduğu anlatılan şu görüşlere yer verildi:
“Sağlam inançlı bir Müslüman bunlardan uzak durur, inancına gölge düşürebilecek şeylere itibar etmez ve bu karanlık işlerle uğraşanlara prim vermez. Çünkü bunlara itibar etmek, bir cahil adetidir. Dinimizi doğru ve güzel bir şekilde öğrenmeye çalışmalı ve her işte üzerimize düşenleri yaptıktan sonra yalnızca Allah’a güvenmeli, İslam’ın aydınlık yoluna ters düşen bütün karanlık faaliyetlerden uzak durmalıdır.”
Oku oku bitmez oğlum bu