Gençlik:
- Efe Kaan Çakır
- 21 May 2020
- 7 dakikada okunur
Gençlik dönemi “buluğ” ile başlayan ve kişinin iradesi ve aklı ile hareket etmesi gereken dönemdir. Bu dönem (14–40) yaşı arasında bulunduğu dönemdir. Bu dönem içinde de en önemli dönemi 15–25 yaş arasıdır ki genellikle “Gençlik” denince bu dönem akla gelmektedir. Bu dönem ayrıca insanın “Eğitim ve Öğretim” dönemi sayılır. İnsan hayata ancak 20 yaşından sonra atılır. Bu sebeple 1-6 yaş arası “Aile Eğitimi” 6-14 yaş “Temel Eğitim” ve 15-25 yaş arası da “Hayata Hazırlık” dönemi olarak kabul edilmelidir. Bu günün küçüğü yarının büyüğüdür. Eğitim dönemi de 6-20 yaşı arasıdır. Peygamberimiz (sav) “Size hayırlı gençleri tavsiye ederim. Çünkü onların kalbi daha incedir. Allah beni doğrulukla ve müsamahayla gönderdi. Bana gençler yanaştı, ihtiyarlar bana muhalefet etti” buyurdular. Sonra Peygamberimiz (sav) “İman edenlerin kalplerinin Allah’ın zikri ile haşyet içinde kalması ve Allah’tan korkarak Allah’a yönelmesi zamanı gelmedi mi? Kendilerine önceden kitap verilenler gibi uzun zamanın geçmesi ve yaşlarının ilerlemiş olması onların kalplerini katılaştırmasın. Çoğu fasıklar gibi hakka ve hakikate karşı kalpleriniz katılaşmasın” (Hadid, 57: 16) ayetini okudular.
Peygamber (sav) Efendimiz buyuruyor: "Beş şey gelmeden evvel beş şeyi fırsat bilin:Âdemoğlu şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe Rabbinin huzurundan ayrılamaz:Rasulullah (sav) Allah’a ibadet içinde olan gence şöyle bir müjde vermiştir."Yedi sınıf insan vardır ki, Allah onları hiçbir gölgenin olmadığı Kıyamet gününde kendi arşının gölgesinde gölgelendirecektir:
a) Adil yöneticiler.
b) Allah'a ibadet içinde yetişen gençler.
c) Tekrar dönünceye kadar kalbi mescide bağlı olan kimseler.
d) Allah için birbirlerini seven, Allah rızası için bir araya gelip, Allah rızası için ayrılan iki kişi,
e) Güzel ve makam sahibi bir kadın tarafından davet edildiği halde; "Ben Allah'tan korkarım" de(yip iltifat etmey)en kimseler.
f) Sağ elinin verdiği sadakayı sol eli bilmeyecek kadar gizli veren kimseler.
g) Allah'ı tek başına zikrederken gözlerinden yaş boşanan kimseler." (Buhârî, Ezan, 36; Hudud, 19; Rikâk, 24; Müslim, Zekât, 91; Tirmizî, Zühd, 53; Nesâî, Kudât,2.
“Allah, gayri meşru şehvete düşkün olmayan genci beğenir.” Ahmet b. Hanbel, IV,151.
“Allah, gençliğini Allah’a itaatle geçiren genci sever” ve “ Allah, tövbe eden genci sever”. Acluni,I,286.
Enes İbni Mâlik (ra)’den rivayet edildiğine göre, Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ, yaşından ötürü bir ihtiyara saygı gösteren gence, yaşlılığında hizmet edecek kimseler lütfeder.” (Tirmizî, Birr, 75) Hz. Peygamberin, kadılık ve muallimlik gibi büyük bir sorumluluk gerektiren bir işi 26-27 yaşındaki genç bir insana vermesi, Peygamberimizin gençlere ne kadar büyük bir önem verdiğinin sayısız örneklerinden sadece bir tanesidir. Yine Peygamberimiz (sav), Muaz b. Cebel hakkında: “Ümmetim içinde haramı ve helali en iyi bilen Muaz'dır” (Tirmizî, Menâkıb, 32), “Kur’an’ı şu dört kişiden öğreniniz. Bunlardan birisi de Muaz b. Cebel’dir” (Buhârî, Fezâilü’l Kur’an, 8; Fezailü’l Ashâb, 26-27; Menâkıbu’l Ensar, 16), “Muaz b. Cebel, kıyamet günü âlimlerin önünde yürüyecektir, onların önderidir” (Buhârî, Fezâilü’l-Kur’an, 8; Menâkıbu’l-Ensar, 16; Müslim, Fezâilü’s-Sahabe, 119; Tirmizî, Menâkıb, 32) buyurmuşlardır. Sonuç olarak söylemek gerekirse; İslam dini hayatın dönüm noktasını oluşturan gençliğe büyük bir önem vermiş, gençliğin her açıdan iyi ve doğru bir şekilde yetiştirilmesi için gereken ilkeleri belirlemiş; Peygamberimiz de (sav) bize bu hususta çok güzel bir misal teşkil etmiştir. Gençlerimizin İslamî, insanî ve evrensel değerlerle yetiştirilmesi, yarınlara güvenle bakmamızı, güçlü ve sağlam bir toplum olmamızı sağlayacaktır. Bu hususta başta anne babalar olmak üzere eğitimcilere, din görevlilerine, medya organlarına, sivil toplum kuruluşlarına kısacası bütün bir topluma büyük görevler ve sorumluluklar düşmektedir.
Hz. Ali (ra) : İlk Müslüman olduğu zaman 10 yaşındaydı. Peygamberimiz (sav) “Ben sana yardımcı olurum” dediği zaman 12 yaşındaydı. Peygamberimiz (sav) ona ilminden dolayı “Ali ilmin kapısıdır” ve cesaretinden dolayı da “Allah’ın aslanıdır” demişti. Zübeyir b. Avvam (ra): Müslüman olduğu zaman 15 yaşındaydı. 17 yaşında eline kılıcı alıp gece sokağa fırlamıştı. Peygamberimiz (sav) ona “Zübeyir benim havarimdir” demişti. Talha b. Ubeydullah (ra): 15 yaşında Müslüman olmuştu ve Peygamberimiz (sav) ona da “Talha ve Zübeyir cennette benim komşularımdır” buyurmuşlardır. Ebu Ubeyde b. Cerrah (ra): 17 yaşında Müslüman olmuş ve “Bu ümmetin emini Ebu Ubeyde b. Cerrahtır” iltifatına mazhar olmuştu. Daha sonra Ebu Ubeyde b. Cerrah (ra) Suriye, Irak ve İran fatihi olacaktır. Sa’d b. Ebi Vakkas (ra): 19 yaşında Müslüman oldu. Tam bir İslâm fedaisi idi. Uhud Savaşında Peygamberimizi (sav) korumuş ve her ok atışında bir müşriki yok etmiştir. Peygamberimizin (sav) “Anam-babam sana feda olsun at ya Sa’d!” diye iltifatına mazhar olmuştur. Said b. Zeyd (ra): 19 yaşında Müslüman olmuş ve bütün ömrünü İslâm yolunda feda etmiş hanımı ile ilk hicrete çıkan da o olmuştur. Bunların tamamı da Peygamberimizin (sav) Cennetle müjdelediği “Aşere-i Mübeşere” denilen on kişiden sayılmışlardır. Erkam b. Ebi’l-Erkam (ra): 17 yaşında Müslüman olmuş ve Mekke kenarındaki avlulu evini Peygamberimize (sav) tahsis etmiş ve ilk “Medrese” şekline getirmiştir. Hz. Ömer (ra) ve daha nice müminler Erkam’ın bu evinde hidayete ermişlerdir. (İbn-i Hişam, Sire, 1:270) Mus’ab. b. Umeyr (ra): Zengin bir ailenin çocuğu idi. Çok şık giyinir ve kokular sürünürdü, yakışıklı bir delikanlı idi. Önce ailesinden kaçmış ve Habeşistan’a hicret etmişti. 18 yaşında Müslüman oldu. Genç yaşında muallim olarak Medine’ye gönderilmiş ve bir senede Müslümanların sayısını 180’e çıkarmış ve Peygamberimizin (sav) Medine’de himaye görmesine sebep olmuştur. Medine ileri gelenlerinden Useyid b. Hudayr ve Sa’d b. Muaz (ra) gibi ileri gelenlerin Müslüman olmasını sağlamıştır. Uhut’ta şehit olduğunda naşının üzerine örtülecek kısacık bir gömlekten başka hiçbir şey bulunamadı. (Buhari, Menâkıbu’l-Ensar, 46) Cafer b. Ebi Talib (ra): 25 yaşında Habeş Hicret kafilesinin başkanlığını yapmış ve Habeş Necaşi’si huzurunda Mekke müşrikleri ile tartışarak Necaşi’nin Müslüman olmasını sağlamıştır. Enes b. Mâlik (ra): Genç yaşında Peygamberimizin (sav) hizmetine girmiş ve on sene Peygamberimize (sav) hizmet etmiştir. Hz. Enes (ra): “Resulullah’a on sene hizmet ettim. Vallahi bana bir kez olsun ‘öf!’ bile demedi. Herhangi bir şeyden dolayı, ‘Niçin böyle yaptın?’ demediği gibi, ‘Şöyle yapsaydın ya!’ da demedi.(Müslim,Fedail,51.) Peygamberimiz (sav) ona da “ömrünün uzun mal ve evlâdının çoğalması için duâ etmiştir.” Bu duanın bereketi ile 107 yaşına kadar yaşamış, 100 evlât ve torununu bizzat kendi eliyle cenazesini defnetmiştir. Mal ve servetçe de bulunduğu beldede ondan zengini olmamıştır. Zeyd b. Sabit (ra): Peygamberimizin (sav) azatlı kölesi idi. Kur’ân'ın hafızı olup daha sonra Kur’ân-ı Kerimin toplanıp kitap haline gelmesinde Heyet Başkanı olarak görev yapmıştır. Üsame b. Zeyd (ra): Peygamberimiz (sav) onu 19 yaşında orduya komutan tayin etmiş ve Bizans üzerine göndermiş, emrine Hz. Ömer (ra) ve Halid b. Velid (ra) gibi kumandanları vermiştir. Peygamberimiz (sav) savaşlarda sahabelerine “Yaşlıları öldürün, ama gençlere müsamaha gösterin ve öldürmeyin!” ferman etmiştir. (Müsned-i Ahmed, 5:13) Semüre b. Cündüp (ra) bu hadisin manasını babasından sorar. Babası Cündüp (ra) da “Gençlerin kalpleri İslâm'a daha yakın olup fıtratları hakkı kabul ve teslimde yaşlılardan daha rakiktir” cevabını almıştır. Nitekim Peygamberimiz (sav) “Her çocuk İslâm fıtratı üzere doğar; ancak annesi-babası onu Yahudi ve Hıristiyan ve Putperest yapar” (Tirmizi, Kader, 5) buyurmuşlardır. Gençken iman ve ilim tohumu atmak gerekir ki yaşlanınca dibinde gölgelenecek bir ağacımız olsun. Genç yaşta Müslüman olup, ilimle kalbini ve amelle bedenini alıştırmayanlar yaşlanınca ibadete ve ahirete daha zor yönlendirilirler. Çok zorlanırlar. Peygamberimiz (sav) “İhtiyarlanmadan önce gençliğin değerini bilin!” buyurmuşlardır. Hz. Ali (ra) da “Gençleri kendi zamanımıza göre değil, onların yaşayacağı zamana göre eğitmek gerektiğine dikkatimizi” çeker. Kâinatta ve dünyada daima gelişme meyli vardır. Her şey terakki ve tekâmüldedir. Çocuklarımızı kendi zamanlarımıza göre eğitmeye çalışırsak bu durumda “Kuşak çatışması” olur ve biz gençlerle anlaşamayız. Gençlere her şeyden önce “İman Dersi” vermek gerekir. Nitekim Peygamberimiz (sav) kendisinden Kur’ân öğrenmek için gelen gençlere “Önce İman Dersi” vermiş, sonra bu imana dayanan İlim ve İbadeti öğretmiştir. Gençlerin de, ilimleri ve ibadetleri arttıkça imanları artmış, imanları arttıkça ahlâkları ve ibadetleri daha da artarak devam etmiş ve her ayet okundukça imanları inkişaf etmiştir. Onlar da bunu itiraf etmişlerdir. “Genç sırf yaşı sebebiyle bir yaşlıya saygı gösterirse, Allah ona yaşlılığında kendisine saygı gösterecek insanlar var eder.” Tirmizi,Birr.75)
“Küçüğümüze merhamet etmeyen, büyüğümüze saygı göstermeyen bizden değildir.” Tirmizi,Birr,15.)
“Çocuklarınıza ikram edin, edep ve terbiyelerini iyi verin.” Tirmizi, Birr,32.
“Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel edep ve terbiyeden daha iyi bir ikramda bulunamaz.” İbn Mace, Edep,3.
Peygamber (sav) Efendimiz gençlere şu tavsiyede bulunmuştur:
“Ey Gençler! Evlenmeye imkân bulanınız evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan çevirmek ve iffeti korumak için en iyi yoldur. Evlenmeye imkân bulamayanlar da oruç tutsun. Çünkü orucun, kişi için şehveti kesme özelliği vardır.” Buhari, Nikah,3; Tirmizi, Nikah,1.
Peygamber (sav) Efendimiz, gençlik hevesleri konusunda delikanlılardan sadır olabilecek aşırılıkları, onları kırmadan, incitmeden, küçük düşürmeden engeller ve yanlışını görmesine yardımcı olurdu. Bir defasında, nefsine hâkim olamayıp artık zina etmek istediğini belirten bir delikanlı, Peygamberimize gelerek, İslam’ın haram kıldığı bu zina fiilini işlemek için izin istemişti. Sahabeler hemen onu sıkıştırmaya kalkışmışlardı. Ancak Resulullah (sav) onlara müsaade etmemiş, genci yanına oturtmuş ve sırasıyla ona annesiyle, kızıyla, kız kardeşiyle, halasıyla ve teyzesiyle bir başkasının zina etmesine razı olup olmayacağını sormuştu. Genç her seferinde, “Hayır” cevabını vermiş ve Resulullah (sav) da her seferinde diğer insanların da buna razı olmayacağını sakin bir dille anlatmıştı. Sonra, “ Allah’ım! Bu gencin günahını bağışla, kalbini temizle, ırzını koru!” diye dua etmiş ve delikanlı bu niyetinden vazgeçmişti.” İbn Hanbel, V, 257. Hadislerle İslam, IV, 395.
Peygamber (sav) Efendimiz, iffetini koruyan, Allah karşısındaki sorumluluğunun bilincinde ve istikamet üzere olan gençleri, ilahi azabın karşısındaki engellerden biri olarak tanıtmış ve “Huşu duyan gençler, (namaz kılarak) ruku eden yaşlılar, emzikli bebekler ve otlayan hayvanlar olmasaydı mutlaka başınıza azap yağardı.” buyurmuştur. Ebu Ya’la, Müsned,XI, 287.
Hz. Peygamber (sav), gençlerin terbiyesi ile özel olarak ilgilenmiş, mescidinin yanı başındaki Suffe isimli çardakta, Ebu Hüreyre gibi nice delikanlıya dinini öğretmiştir. Efendimizin yanında gençliklerini yaşayan Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Mes’ud, Abdullah b. Abbas, Muaz b. Cebel ve Enes b. Malik gibi büyük sahabelerin, İslam kültür ve medeniyetinin inşasındaki yerleri tartışılmazdır. Bulduğu her fırsatta gençlere özel tavsiyelerde bulunan Allah Resulünün, Abdullah b. Abbas’a verdiği öğütlerden biri şöyledir:
“Delikanlı! Sana bazı sözler öğreteceğim: Allah’ı(n hakkını) koru ki Allah da seni korusun. Allah’ı(n hakkını) gözet ki O’nu hep yanında bulasın. Bir şey istediğinde Allah’tan iste. Yardım dilediğinde Allah’tan yardım dile. Şunu bilmelisin ki, bütün toplum (varlık alemi) bir konuda senin yararına bir şey yapmak için bir araya gelse ancak Allah yazmışsa sana destek verebilirler. Yine bütün toplum sana zarar vermek için bir araya gelse ancak Allah yazmışsa sana zarar verebilirler. Zira kalemler kaldırılmış, sayfalar kurumuştur.” Tirmizi, Sıfatu’l-Kiyame,59. Hadislerle İslam.
Eyvah Gençliğime
Geçti gençlik deli dolu sevdalı. Akıldan geçmezdi yaşlılık hali. Uçtu gitti aynı bir kuş misali. Çabuk uçtu gitti eyvahlar olsun. Hep böyle kalırda bitmez diyordum. Gerçekleri asla göremiyordum. Nasihat sıkardı dinlemiyordum. Uçup gitti gençlik eyvahlar olsun. Deli kanlı çağı mazide kaldı. Çabuk geçti ama bir iz bıraktı. Bitmeyecek diye umudum vardı. Hani nerde gitti eyvahlar olsun. Kısa geçti benzedi bir geceye. Sanki sokakta gezen bir devriye. Baktı geçti daha gelmez geriye. Çabuk uçup gitti eyvahlar olsun. Kapandı böylece gençlik sayfası. Sarsıldı ömrümün güçlü kalesi. Sızlanmanın olmaz daha faydası. Uçtu gitti gençlik eyvahlar olsun. Kısa ömrün vardır birkaç safhası. Gençliktir bunların en harikası. İhtiyarlık Yaşamın son noktası. Uçup gitti gençlik eyvahlar olsun. Bel bağlama sayılı güne geçer. İyi yaşanmışsa her safha güzel. Yaşlılık ve gençlik insana özel. Uçup gitti gençlik eyvahlar olsun.
Mustafa AYAR
Sanırdım bu hayat hiç bitmeyecek Şu gençlik ömrümü terk etmeyecek Uğruna yandığım yar gitmeyecek Ayağım çukura düşüyor eyvah. Vakit tamam olmuş yolcudur Abbas Neredesin yetiş feryat figan bas İstersen gül oyna istersen tut yas Bedenim çukurda pişiyor eyvah. Kapandı yaralar kanamaz oldu Umut çiçeklerim sarardı soldu Bir avuç toprak ki gözüme doldu Yüreğim çukurda şişiyor eyvah. Sayılı günlerim tükendi bitti Bütün sevenlerim terk edip gitti Revanlı hayata elveda etti Yüreğim çukurda üşüyor eyvah.
Âşık Reyhanî
Comentarios